Elveda Derken

Güz gelmiş gibi bulutlar koşturuyor, yapraklar uçuşuyordu havada. Yağmur damlaları ise meleklerin şefkatli kollarında, güvenle iniyorlardı; yaprakların arasından süzülerek yeryüzüne. İnsanlar koşturuyordu bir hastane telaşıyla sanki bu limanda.

Ve artık gemi kalkmak üzereydi hayat limanından. Bense bu gemideydim ve herkes arkamdan ağlıyordu. İçlerinde tanımadığım insanlar da vardı üstelik, bana bakıp bakıp hıçkırıklara boğulan. Nedenini düşündüm fakat bir türlü anlayamadım. Elimdeki çakıl taşlarını, gemi limandan uzaklaştıkça o gün çarşaf gibi olan denize birer birer atıyordum. Bu görüntü öyle hoş bi hal alıyordu ki; sanki yağan yağmurun küçük bir gölcüğe her damladığında oluşan halkalar gibi dağılıyordu. O an yağan yağmurun etkisiyle de birleşince bambaşka bir hal alıyordu…

Ve sonunda kara görünmüştü vedanın ardından. Gemideki herkes karayı güneş farz etmiş birer ayçiçeği gibi dönmüşlerdi yüzlerini karaya. Gerçekten de güneş misali parlayan bir adaya gelmiştik. Etrafına ışıklar saçan bu adada bizleri melekler karşılamıştı; evine gelen misafirlere hoş geldin diyen güzel bir genç kız edasıyla. Tamamen kusursuzdu herşey ve herkes mutluydu burada. Benimse içim buruktu; buraya, bu güzelliğe gelene dek sevdiklerim yüreğimde idi hep. Özlem duygusu kabarıyordu içimde, elveda derken her adımında geminin.

Artık tam anlamıyla anlamıştım neler olduğunu ve nereye geldiğimi. Hatırlamıştım o aklımın ucundaki kayıp günü, şehit düştüğüm günü. Babamın gözündeki yaşın, anamın yürek parçalayan feryadının, sevdiğim kadının dizlerinin bağının çözülmesinin ve daha kundaktaki bebeğimin anlar, bilir gibi sancılarla kıvranmasının nedenini şimdi anlamıştım. Öğretecek onca şey vardı oysa yavruma, görecek çok şey, yaşayacak her şey… Ah anam! senin uğruna her şey feda diyebilmeliydim kalkıp yerimden, oysa upuzun uzandım karşında senin babam! Sevdiğimin buram buram kokusu tütüyor şimdi burnumda. Nasıl uyurdu bensiz? Çok korkardı bir gün böyle bırakıp gitmemden, bir türlü kabul etmek istemezdi vatanım uğruna gerekirse onu bile bırakmam gerektiğini. Kıskanırdı beni, vatandan bile; şimdi ise topraktan… Böyle bir rütbeye ermişliğin verdiği mutluluk da varken cennet kokulu bebeğimin geldiği yere geldim ben, bu yüzden artık daha da mutluyum ağlama anam!

Ve şimdi gemi geri dönüyor geride kalanları alıp gelmek için. Kim bilir daha kaç şehit düşecekti bu topraklar uğruna, kim bilir daha ne kadar sürecekti bu anlamsız savaş, bu kan ne zaman bitecekti ve sevdiğim insanlar kim bilir kaçıncı gemiyle geleceklerdi yanıma… Düşüncelerim hayali bir baloncukla havalandıkça havalanıyordu. Bu hayali baloncuğum yükselerek yıldızlara erişince dualarım kabul olacaktı. Dualarım ise yüreğimde saklıydı; bitmesini istediğim bu kavga, dökülmesini istemediğim kan, ağlamasını istemediğim analar vardı dualarımın içinde ve daha birçok şey…


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Yorumlar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir