Ruh yorgunluğu diye bir şey var bu hayatta bedenen yorulmaktan daha çok halsiz bırakan. Çoğu zaman sırf çevremizdekiler de üzülmesin, kırılmasın diye hiçbir şey yokmuş gibi rol yapıyoruz, sürekli yüzümüzde bir maskeyle geziyoruz ama bazen öyle bir zaman geliyor ki sanki o maskenin altında eziliyoruz. Ben artık insanın böyle yaparak zamanla kendi benliğini kaybettiğini düşünüyorum. Sonuçta bu tür davranışlar bir noktada kendinden ödün vermek değil midir? Ne zamana kadar kendimizden vazgeçerek kendimiz olmaya devam edebiliriz ki? Söylemek istediklerimizi, kırgınlıklarımızı her içimize atıp sustuğumuzda bir parçamız bizden ayrılıyor. Peki başkaları için kendini kaybetmeye değer mi? Elbette düşündüğümüz insanlar sevdiklerimiz, değer verdiklerimiz ama siz yaptıklarınızın karşılığını bulabiliyor musunuz? Demeyin öyle bunlar karşılık beklemeksizin yapılan şeyler diye. Ben de biliyorum, karşılık beklemiyorum ama verdiğin değeri görememek ya da az da olsa düşünülmemek ruhen çöküşün temel sebebi bence. Çevremizdekilerden vazgeçmek kolay değil ama bunun farkına vardıktan sonra da biraz olsun hayallerinde size de yer veren insanlar alın hayatlarınıza.
O maskeyi takmak zorunda kalmayacağınız günler dileğiyle….
Bir yanıt yazın